Sabah uyandın ve yataktan kalkıp yüzünü yıkamaya gidiyorsun. Dışarıdan duymaya alıştığın siren sesleri eşliğinde aynada kendine bakıyorsun. Dün gece olanlardan dolayı yorgun ve başın ağrıyor. Baba diye seslenicekken, babanın ve abinin dün gece götürüldüğünü hatırlıyorsun. Yere çöküp ağlıyorsun. Çince konuşan yarı çıplak bir vaziyetteki o yabancı sana bakarak mutfağa geçiyor. Ardından aynı odadan yüzü şiş ve ağlamaktan gözleri kurumuş ablan çıkıyor. Yüzündeki durgun ifadeyle sana doğru yaklaşıyor. Birbirinize sarılıyorsunuz. Ve birlikte ağlamaya devam ediyorsunuz. İçinizdeki korku, ümitsizlik, sevdiklerinize karşı duyduğunuz özlem ve merak sizi içten içe tüketiyor.
Dışarı çıkıyorsun. Çinli polisler ve güvenlik güçleri zırhlı araçlarla, ellerinde büyük namlulu silahlarla her yerdeler. Her yerde güvenlik noktaları mevcut. Bir mahalleden öbür mahalleye, bir binadan başka bir binaya girerken her defasında sanki bir suçluymuşcasına seni didik didik arayıp kontrol ediyorlar. Kendi vatanında olduğun halde ne bayrağın ne de kültürüne ait hiçbir şey ortada yok. Müsülüman bir toplumda yaşıyorsun ama yeni doğan çocuklar ezan sesinden zorla mahrum bırakılıyor. Kuran okumak yasak, namaz yasak, oruç yasak. İslam’la alakalı her şey yasak. Sanki vatanından çok çok uzak, kendi etnik kökenine ve dinine düşman bir ülkede yaşıyormuşcasına bir hisse kapılıyorsun. Ve sonra biraz ilerleyince görevi korumak olan polislerin, masum gençleri dövdüğünü görüyorsun. Tek suçu tekbir getirmek, Allahu ekber demek olan o gençler, hınca hınç çıplak bir vaziyette işkence edildiğine şahit oluyorsun. Biraz daha ilerliyorsun. Bu sefer elleri zincirlenmiş genç, yaşlı ayırtmaksızın binlerce erkeğin o korkuyla bahsedilen kamplara götürülmekte olduğunu şahit oluyorsun. Beyinlerin yıkandığı, işkenceye maruz bırakıldıkları, köle gibi davranıldıkları o kamplar.. Nefret ve öfke ile doluyorsun. Ve o an.. Baban ve kardeşlerini görüyorsun. Onlara koşmaya başlıyorsun. Ve düşüyorsun. Karnından akan kanı görüyorsun. Yavaş yavaş gözlerin kapanıyor. Sonsuz uykuya dalıyorsun.
Dünyan’nın Sessiz Kaldığı Bir Ülkedir Doğu Türkistan..
Her gün onlarca insan sadece müslüman oldukları, Türk oldukları için öldürülüyor. Yüzlerce kadın ve genç kız evlerine yerleştirilen çinli erkeklerce toplu tecavüze uğruyor. Evlerinden alıkonulan binlerce erkek ise toplama kamplarında işkencelere ve asimilasyon faaliyetlerine maruz kalıyor. Erkeklerin namusları kirletiliyor. Yeni doğan evlatlarını ise çok uzaklara çinli bir aileye teslim ediyorlar. Hiçbir yerde bayraklarını asamıyorlar. Dinini yaşamana izin vermiyorlar.
Tarihte bir çok beylik ve devlete ev sahipliği yapmış olan kadim Türkistan, 19.yy’da önce Rus Çarlığı tarafından batısı işgal edilmiş. Daha sonra Doğu Türkistan Halkı, yaklaşık bir asır sonra yani 1949 yılında soydaşları ile aynı kaderi paylaşarak, Çin tarafından işgal edilmiştir. 1955 yılında Çin yönetimi tarafından ‘’Sincan Uygur Özerk Bölgesi’’ olarak isimlendirilen Doğu Türkistan, yapılan antlaşmlarla özerk bölge statüsü elde edindi. Fakat Çin anayasasında belirtilen özerklikle iligili maddelere rağmen Doğu Türkistan’nın özerkliği sadece söylemden ötesine geçemedi. Günümüzde Çin’in etnik asimilasyon çalışmaları yoğun bir şekilde artmış ve devletlerin, yeni ekonomi imparatoru olan Çin’le ilişkileri ve Doğu Türkistan halkının çoğunluğunun Müslüman olması hasebiyle böylesi büyük insan hakkı ihlallerine karşı sessiz kalmayı tercih etmişlerdir.
Çin, 1991’yılından sonra Sovyetlerin dağılması sonucu Orta Asya’daki boşluğu doldurmak için çeşitli politikalara başladı. Sovyet sonrası bölgede meydana gelen stratejik boşluğu, Şanghay İşbirliği Örgütü aracılığıyla doldurmayı hesaplayan Çin, Orta Asya ülkelerinin ekonomik ve siyasi istikrarına yardımcı olacak adımlar atan bir siyaset izlemiş ve bu ülkeler üzerinde ekonomik nüfuz kurmaya çalışmıştır.
Doğu Türkistan’da mutlak bir hakimiyet kurmak Çin için çok önemli, çünkü Doğu Türkistan, Çin için Orta Asya’ya ve Batı’ya açılan yegane kapısı konumundadır. Aynı zamanda çok değerli yer altı kaynaklarına sahiptir. 21. yüzyılın Kuveyt’i olarak da anılan Doğu Türkistan, petrol, doğal gaz, uranyum, kömür, altın ve gümüş madenlerinin bolluğu ile dikkat çekmektedir ve bu yönü ile Çin’in en önemli hammadde kaynaklarından biridir.
Bu sebeple Çin, Doğu Türkistan üzerinde sürecek hükmünü yüzyıllar boyu koruyabilmek için çinlileştirme politikası ile etnik asimilasyon faaliyetleri yürütüyor. Aile’de erkek bireylerini eğitim adı altında toplama kamplarına alınıp insan haklarına aykırı bir şekilde çeşitli metodlarla beyinlerini yıkarken. Bu erkeklerin mahremi olan evlerine ise Çinli-Uygurlu kardeşliği adı altında yabancı çinli erkekleri zorla yerleştiriyorlar. Bütün bunlar sanki yetmezmiş gibi bir de evin küçük çoçuklarını ailelerinden koparıp, asimile olmaları amacı güdülerek, çok uzaklardaki çinli ailelerin yanına evlatlık olarak veriliyor. Ve daha çevresinde olan olayların farkında olamayacak yaşta olan bu çocuklar bir çinli birey olarak toplumdaki yerini alıyorlar.
Ülkeden kaçan ve çeşitli ülkelerde öğrenim gören gençleri geri toplamak adına Çin Hükümeti o devletlere diplomatik veya ekonomik ilişkiler üzerinden baskı uygulayarak sınır dışı ettirip, iadesini istiyor. Hatta o gençlerin ailelerini hapse atarak tehdit ediyor. Aileleri için dönen gençler ise maalesef ailelerini hapislerden kurtaramadığı gibi, kendilerinide toplama kamplarında buluyorlar.
Bu zülüm karşısında BM yada Başka devletlerden yardım göremeyen Doğu Türkistan halkından bazıları çareyi örgütlere katılmakta buluyor. Bunlardan biri Doğu Türkistan İslami Hareketi (ETIM), İkincisi ise Türkistan İslam Partisi (TIP). Bu iki oluşumla alakalı bilgilerde, ne mahiyeti ve gücü ne de terörist eylemleri ve küresel terörizmle bağlarına dair uzmanların ortak bir görüşü bulunmuyor. Fakat Çin Hükümeti’nin iddaası bu iki oluşumun El-Kaide ve muhtelif cihadcı terör örgütleri tarafından yönlendirildiği yönünde. Ve Çin Hükümeti bu durumu iyi kullanarak Batı karşısında kendisini küresel terörle mücadele eden bir ülke konumuna getirmiştir. Doğu Türkistan’da terörle mücadele ettiği imajı vererek ve ABD ile ikili terörizm bitirilmesiyle ilgili antlaşmalara yaparak Batı’nın sempatisini kazanmış ve Doğu Türkistan’da yaşanan zulmün göz ardı edilmesini sağlamıştır. 11 Eylül olayları sonrası Terörizmle mücadelede Batı’ya her türlü desteğe açık olacağını belirterek Batı’nın güvenini sağlamlaştırmıştır. Halbuki TIP’ın Şangay gibi şehirlerde bazı bombalı saldırıları üstlense bile uzmanlar örgütün bu denli eylemler yapabilecek kapasitede olmadığını belirtmektedir.
Müslüman Devletlere geldiğimizde ise kamuoyu bakımından halkın desteğinin Doğu Türkistan’dan yana olmasına rağmen devletlerin Çin Hükümeti ile olan ikili ilişkileri bu devletlerin tutumlarını Üçe bölmüştür.
a) Pragmatik Tutum
Bu ülkeler grubunda, doğrudan Çin’in etki ve nüfuzu altında olduğundan veya Çin’le çıkar ilişkilerinden dolayı Doğu Türkistan davasını resmî düzeyde desteklemeyen ama sivil düzeyde sıcak bakan ülkeler yer almaktadır. Bu grubun içinde en yakın çemberi Orta Asya ülkeleri oluşturmaktadır.
b) Realist Tutum
İslam dünyasındaki Uygur politikalarında ikinci grubu oluşturan realist yaklaşım; Çin’in artan gücünün alternatif bir politikaya izin vermediği kanaatinden veya kendilerini böyle bir gündemle ilgili görmediklerinden hareketle, Doğu Türkistan davasına Pekin yönetiminin gözlüğüyle bakan ülkelerin izlediği yaklaşımı ifade etmektedir. Bunlardan biri olan Mısır, kendi topraklarında eğitim gören binlerce Uygur öğrenci olmasına rağmen, böyle bir sorundan haberi yokmuş gibi bir tutum takınmaktadır. Bunun yanı sıra, Endonezya ve Malezya gibi ülkeler de doğrudan Çin’in etki alanında olmalarının getirdiği bir çekingenlikle, Doğu Türkistan sorununa Çin’in mutlak gücü realitesinden hareketle çözüm önermektedirler.
c) İdealist Tutum
Üçüncü yaklaşım biçimi ise idealistlerin politik argümanlarıdır. Bu tutum, özellikle diasporanın iyi lobicilik yaptığı ve Uygur davasının önemli ölçüde destek bulduğu ülkelerdeki genel yaklaşımı ifade etmektedir. Aralarında Suudi Arabistan ve Türkiye gibi ülkelerin bulunduğu bu ülkeler, Uygur davasına İslami veya tarihî sebeplerle sahip çıkmakta ve Doğu Türkistan’a -bağımsızlık dâhil- mevcut uluslararası dengelerin izin vereceği noktanın çok daha ilerisinde çözümler getirilmesine sıcak bakmamaktadırlar. Bu tür ülkelerde Uygurlar tarafından yayımlanan neşriyat ve hak ihlallerinin dile getirildiği toplumsal çalışmalar rahatlıkla yürütülmektedir.
Sonuç
Sonuçta sorulması gereken soru, tüm bu farklı yaklaşım ve politikaları ortak bir hedefte buluşturmanın mümkün olup olmadığıdır. Bu noktada Avrupa Birliği’nin geçmişte yayınlamış olduğu ortak bildirilere benzer şekilde, bir blok hâlinde hareket edilirse, ilk aşamada Doğu Türkistan’daki hak ihlallerinin sona ermesi, ikinci aşamada da Doğu Türkistanlılara kendi kaderini belirleme hakkının verilmesi talep edilebilir. Ancak bu konuda en önemli platformlardan biri olması gereken İslam İşbirliği Teşklatı, Doğu Türkistan’da yaşanan hak ihlallerinin önlenmesi için ciddi bir destek vermemektedir. Doğu Türkistanlıların kurmuş olduğu uluslararası örgütlerden hiçbiri, İİT’nin farklı platformlarında üye veya danışman sıfatıyla yer almamaktadır. Bu noktada atılacak ilk adım bu grupların İslami platformlara alınması olacaktır. Ardından, İİT içindeki Uygur lobisinin öncülüğünde teşkilatın kısa, orta ve uzun vadeli çözüm önerileri formüle edilerek üye ülkelerin onayına sunulabilir.
Doğu Türkistan hepimizin davası.
Bu davaya sahip çıkmak ise tüm müslümanların boynunun borcu.
Eğer biz sahip çıkmazsak, ortada ne Doğu Türkistan kalacak ne de Müslüman kardeşlerimiz.
Vesselam.
KAYNAKÇA
https://insamer.com/tr/bolgemizdeki-krizler-dogu-turkistani-unutturmasin_1320.html
https://insamer.com/tr/cin-ile-iyi-iliskilerin-dogu-turkistana-yansimalari_800.html
https://insamer.com/tr/dogu-turkistan-65-yildir-zulum-altinda_212.html
https://insamer.com/tr/dogu-turkistan-sorununun-cozumunde-turkiye-ve-islam-dunyasi_123.html
http://insamer.com/tr/cinde-ifade-ozgurlugu-ilham-tohti-ornegi_5.html
https://www.hudson.org/research/10480-repression-in-china-and-its-consequences-in-xinjiang
http://www.uyghurnet.org/46565-2/
https://eastturkistaninfo.com/2017/04/07/yurt-disindaki-uygurlara-zulum-basladi/
https://medium.com/@rukiyeturdush/egypts-dirty-love-with-china-money-over-fait-168f893f0686
https://www.hudson.org/research/10480-repression-in-china-and-its-consequences-in-xinjiang
https://www.cfr.org/backgrounder/east-turkestan-islamic-movement-etim
http://www.yenisafak.com/yazarlar/akifemre/turkistan-neresi-2034303
http://www.uyghurnet.org/musluman-ulkeler-ile-cin-arasinda-sikisan-musluman-uygurlar-4-bolum/
http://www.aljazeera.com.tr/gorus/uygur-sorunu-ve-cinin-balkanlasma-korkusu