Şeyh Sirâcüddîn el- Mahzûmî şöyle derdi:
‘ Şeyh Muhyiddîn’i inkârdan sakının, zira evliyanın etleri zehirlidir, onları sevmeyenin dinlerinin tehlikeye gireceği malumdur. Onlara buğzedenler Hristiyanlaşır ve sapıtır, onlar hakkında hakaret içerikli sözler sarfedeni Allah-u Teâla kalp ölümüne mübtelâ kılar.
Zehebî (Rahimehullah) İbni Arabî’yi ve tasavvuf tâifesini en şiddetli bir şekilde inkâr edenlerden olduğu halde kendisine:
İbni Arabi ‘ el- Fusûs’ isimli eserinde o kitabı Hazret-i Nebeviyye’den izinle yazdığını söylüyor, bu doğru mudur? diye sorulduğunda ‘ Şeyh Muhiyddîn gibi bir zatın asla yalan söyleyeceğini zannetmiyorum.’ diye cevap vermiştir.
İbni Hacer el- Askalânî (Rahimehullah) :
‘İbni Arabî, sahili olmayan dalgalı bir denizdir ki dalgalarının sesi dahi işitilemez, hiçbir niteleme onu kaydedemez, hiçbir makam onun yerini belirleyemez.’ demiştir.
Feyrûzâbâdî (Rahimehullah) bu zatın eşsiz ilmi hakkında:
Şeyh İbni Arabi (kuddise sirruhu) Halep hükümdarı Melik Zâhir Baybars’a kendi hattıyla yazdığı icazeti gördüm, orada kendisine 400 kitabından icâzet vermişti ki, onlardan sâdece biri 95 cilt olan Tesir-i Kebir’i idi.
Ali el-Kârî ( Rahimehullah):
Benim İbni Arabi hakkındaki itikadım: ‘’Şeyh Muhyiddin Arabi ilim bakımından şeriat ehlinin imamı, amel bakımından tarikat ehlinin hocası, hakikat ehlinin şeyhidir.’’ demiştir.
Süyuti ( Rahimehullah):
‘’ Bana İbni Arabi’nin hali nedir ve onun Yahudilerle Hristiyanlardan daha kâfir olduğunu söyleyen adama ne lazım gelir? ’ diye soran kişiye şöyle cevap yazdım. ‘ Bu fetvaya konu olan kişinin Allah-u Teâlâ’nın bir veli kuluna eziyet etmekten ve bu nedenle Allah-u Teâlâ’nın kendisine harp açmasından sakınmak için tövbe istiğfar edip Allah-u Teâlâ’ya yalvarması lazımdır! Eğer bunu yapmayıp bu görüşlerinde ısrar ederse mahlûkların cezası gelmese de Allah’ın azabı ona yetecektir!’’