Error: Your upload path is not valid or does not exist: /home/gencyese/public_html/wp-content/uploads İslam Fıkhına Göre Finans Kurumlarının Durumu-Kredi
Ev / Blog / İslam Fıkhına Göre Finans Kurumlarının Durumu

İslam Fıkhına Göre Finans Kurumlarının Durumu

İslam Fıkhına Göre Finans Kurumlarının Durumu:

Müslümanlar arasında finans kurumlarıyla alakalı yaygın olan sorular; yatırılan fonlar mukabilinde kar pay alınması, ev veya araba gibi malların alımı için kredi kullanmanın caiz olup olmaması hakkında olmuştur. Finans kurumları topladığı fonları değerlendirme, nemayı paylaşma, özel cari hesaplar,teminat mektubu veya çek karnesi verme yurtiçi-yurtdışı havale ve transfer işlemleri gibi diğer bankacılık işlemlerinin birçoğunu yapmaktadır.

Ancak bizim işleyeceğimiz konu bunların tamamı olmayıp sıkça sorulan iki mesele olacaktır.

Finans Kurumlarındaki Kredi Kullanımı:

Herhangi bir kurumun, belli bir zaman sonra fazlasıyla geri ödenmesi şartıyla verdiği nakde denir. Bu işlem İslam’ın haram kılmış olduğu faiz muâmelesi olduğundan dinen caiz değildir. Böyle bir işlemi yapan kurumun isminin, finans kurumu olması veya olmaması, caiz olmama sonucu değiştirmeyecektir. Finans kurumlarının kredi sistemleri, İslam fıkhında mevcut olan murabaha akdi içerisinde değerlendirilmiştir.

Murabaha

Satıcının, malın kendisine malolduğu fiyatı söyleyip üzerine belirli bir kâr koyarak malı bir başkasına satmasıdır.Söz gelimi bir tüccarın:” Bu mal bana bin liraya mal olmuştur, sana bin yirmi liraya sattım” demesi üzerine müşterinin de bunu kabul etmesi bir murabaha akdidir. Şartlarına riayet edilerek yapılan murabaha alışverişi dinen caizdir. Buna göre kişinin finans kurumuna giderek: Bana bir ev lazım ancak peşin ödemeye imkanım yok, siz benim istediğim vasıflarda bir evi satın alın. Üzerine kar koyarak ödeyebileceğim şekilde bana vadeli satın” demesinde dinen bir mahzur lazım gelmez.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus vardır. Bu da şahsın göstermiş olduğu evi veya herhangi bir malı, kurum öncelikle kendi namına satın almalıdır. Bu satın alma işlemini bizatihi kendi personeliyle yapabileceği gibi kendisine gelen müşterisine vekalet vermek sûretiyle de yapabilir.

Kurum, satın alma işleminden sonra kendisine gelen şahsa, o yeri konuştukları ödeme şekliyle ikinci bir akit yaparak satar. Diğer bir ifadeyle bu işlemin caiz olabilmesi iki alışverişin gerçekleşmesine bağlıdır. Şu kadar var ki bu iki alışverişin evrak üzerinde olması şart değildir. Zira İslam hukukuna göre alışveriş, akdi yapanların sözleriyle oluşur, tapu veya ruhsatın verilmesi gerekli görülmemiştir. Tapu ve ruhsat tescil için şarttır ama akdin oluşması için dinen şart değildir.

İfade ettiğimiz gibi bu muâmelelerin tamamın da dikkat edilmesi  gereken, malın alımını ve kabzını* memuru vasıtasıyla kurumun kendisinin veya kendisine gelen müşterisine vekalet vermek suretiyle de yaptırmasıdır. Kurumun satın aldığı malı ikinci bir akit ile müşterisine satmasının cevazı, satın aldığı malı kabzettikten sonra satmış olmasına bağlıdır.Çünkü Hanefi mezhebinde menkul olan ( taşınır ) mallarda kabz etmeden tasarruf etmek ittifakla caiz değildir. Ğayrı menkul ( taşınmaz ) mallarda ise kabızdan önce tasarruf, İmam-ı Ebu Hanife ve İmam-ı Ebu Yusuf rahimehullah’a göre caiz olsa da İmam-ı Muhammed rahimehullah’a göre caiz değildir. ( Meydanî, El- Lübab, 2/34-35)

Hakiki Kabz:

Kişinin satın aldığı malı bizzat teslim almasıyla oluşur.

Hükmen Kabz:

Satın alan kişinin satın aldığı malı, kabz etmesine mani olan şeylerin ortadan kaldırmasıyla oluşur. Buna tahliye yoluyla kabz da denir. ( İbni Abidîn, Reddül- Muhtar, 4/562 )

Hanefi mezhebine göre para, altın veya gümüşten herhangi birini diğeriyle takas etme anlamına gelen sarf akdinin dışında kişinin gerek hakikaten gerekse hükmen kabz ettiği malda tasarruf etmesi caizdir.

gençlerin okuması gereken kitaplar

hakkında Emrah SARGIN

Emrah SARGIN

Ayrıca kontrol et

GENÇLERİN OKUMASI GEREKEN KİTAPLAR

GENÇLERİN OKUMASI GEREKEN KİTAPLAR-2

TAŞLARI KONUŞTURAN ADAM: MÜRSEL GÜNDOĞDU -Aşkını taşlara kazıyan ve inancının temel esaslarını ölümsüz eserlerine nakşetmeyi …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir