OSMANLI DEVLETİN MAKTUL ŞEYHÜLİSLAMLAR Osmanlı tarihinde Kadılardan yolsuz hareket ederek haklarında şikayet olunanlardan bazıları katledildiği halde XVII. asır ortalarına kadar şeyhülislamlardan herhangi bir suç isnadıyla katlolunanlar görülmemişti; fakat bu asırda Ahi-zade Hüseyin ve Hoca-zade Mesud ve XVIII. asır başlarında Erzurum’lu Seyyid Feyzullah isimlerinde üç şeyhülislam maktulen vefat etmişlerdir. Bundan başka …
Daha fazla oku »DEVLET-İ ALİYYE-İ OSMANİYE DE HUZUR DERSLERİ
DEVLET-İ ALİYYE-İ OSMANİYE DE HUZUR DERSLERİ Osmanlı padişahları tarafından zaman zaman saraya davet edilen veya saray davet edilen, saray hocalarından olan ulemadan bazıları padişah huzurunda Kuran-ı Kerim’den bir ayetin veya bir hadisin tefsiriyle bu hususta yapılan ilmi mütalaayı dinleyerek istifa ederdi. Bu, Kur’an ve hadis tefsiri dersinin günü muayyen olmayıp …
Daha fazla oku »MEDARİS-İ SEMANİYE YANİ SAHN-I SEMAN MEDRESELERİ
MEDARİS-İ SEMANİYE YANİ SAHN-I SEMAN MEDRESELERİ Fatih’in kanunnamesinde Sahn-ı seman diye meşhur olan bu medreselere eski vakfiyesinde Medaris-i Semaniye denilmektedir. Şakayık’in kaydına göre II.Mehmed, İstanbul’u aldıktan sonra buradaki kiliselerden sekizini medreseye tahvil ederek bunlardan birinin müderrisliğini Bursa’da elli akçe ile Muradiye müderrisi olan Mevlana Alaüddin Tusi’ye diğer ikisinin müderrisliklerini Bursalı Hoca-zade …
Daha fazla oku »OSMANLI DEVLETİNDE PADİŞAH HOCALARI
OSMANLI DEVLETİNDE PADİŞAH HOCALARI Osmanlı padişahları şehzadelikleri zamanında ulemadan münasip bir zattan okutulur ve hükümdar oldukları zaman onu kendilerine hünkar hocası yaparlardı. Eğer kendisi padişah olmadan evvel hocası vefat etmiş ise ulema arasından kendisine bir hoca intihap ederdi. Osmanlı hükümdarları içinde ilk olarak Sultan Çelebi Mehmed’in Sofu Beyazid adında bir …
Daha fazla oku »OSMANLILARDA NAKİBÜ’L-EŞRAFLIK ŞERİF VE SEYYİDLER
ŞERİF VE SEYYİDLER: Hazreti Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem’in evlad ve ahfadı, amcazadesi ve damadı İmam Ali b. Ebi Talib’in zevceleri ve Cenab-ı Peygamberin kerimeleri olan Fatımatü’z-zehra’dan gelmişlerdir. Hazreti Ali radıyallahu anh’ın büyüğü Hasan radıyallahu anh ve küçüğü Hüseyin radıyallahu anh’dan olan sülaleleri zamanımıza kadar gelmişlerdir. Bunlardan Hz. Hasan …
Daha fazla oku »2. Abdülhamid Hanın Dünya Tarihine Kazandırdığı 3 Önemli Eser
Tarihin Akışını Değiştiren Keşif Urfa Göbeklitepe
1- Göbekli Tepe denince ritüel bir alandan mı, bir yerleşimden mi yoksa her ikisinden de mi bahsediyoruz? Neolitik avcı-toplayıcıların günlük hayatı ve dünya görüşü üzerine elimizde hiçbir yazılı kaynak yok. Bütün yorumlarımızı bize bıraktıkları materyal kültür öğeleri üzerinde yapmak durumundayız. Yaklaşık 20 yıldır süregelen kazı ve araştırmalar sayesinde, Göbekli Tepe …
Daha fazla oku »ABDÜLHAMİD’İN SUİKAST KORKUSU
Sultan II. Abdülhamid gerek şehzadeliğinde, gerekse padişahlığının ilk yıllarında yerinde duramayan, çok gezen, “sosyal” bir kişiliğe sahipti. Cuma namazlarını özellikle farklı camilerde kılardı. Her fırsatta gemiyle Karadeniz boğazına ya da Adalar açıklarına gidip yüzmeyi severdi. Fakat tahta çıkışının ikinci yılı dolmadan, 20 Mayıs 1878’de, Ali Suavi önderliğinde 150 kişinin teknelerle …
Daha fazla oku »SULTAN ABDÜLAZİZ HAN İNTİHAR MI, KATL Mİ?
Prof. Dr. AHMET ŞİMŞİRGİL SULTAN ABDÜLAZİZ HAN İNTİHAR MI, KATL Mİ? Sultan Abdülaziz Han bir darbe ile tahtından alaşağı edildikten sonra önce Topkapı Sarayı'na ardından da Feriye Sarayı'na götürülerek mecburi ikamete tabi tutuldu. Baş darbeci Hüseyin Avni Paşa, sabık padişah daha Feriye Sarayı'na nakledilmeden önce şeytani planlarını çoktan tatbik sahasına koymuş bulunuyordu. Nitekim Padişah daha Feriye sarayına gider gitmez görevlileri değiştirdi. Pehlivanlardan Cezayirli Mustafa, Yozgatlı Mustafa ve Boyabatlı Hacı Mehmed'i Feriye Sarayı'nda bahçıvanlıkla görevlendirdi Pehlivanlar, saray muhafız tabur komutanı yanlarında olduğu hâlde; 4 Haziran 1876 sabahı, Sultan'ın odasına girdiler. Abdülaziz Han bu sırada Kur'an-kerim okuyordu. Aralarında şiddetli bir boğuşma yaşandı.
Daha fazla oku »Batı’nın Kullanışlı Maşası: Selefilik
İbn Abdulvahap 18. Yüzyılın sonunda Hicaz Çöllerinde ilk defa ortaya çıktığında kimse bu adamın neler yapabileceğini tahmin etmemişti. Kim bilirdi ki 200 sonra dahi emperyalist düzen onun fikirlerini himaye edecek kendisine baş kaldıran İslami Hareketleri onunla parçalayıp yok edecekti.
Daha fazla oku »