Error: Your upload path is not valid or does not exist: /home/gencyese/public_html/wp-content/uploads Emek-Sermaye Ortaklığı (rüzgar ve güneş enerjisi yatırımı)na Dair Bir Soru
Ev / Blog / Emek-Sermaye Ortaklığı ( rüzgar ve güneş enerjisi yatırımı) na Dair Bir Soru?
Emek-Sermaye Ortaklığı ( rüzgar ve güneş enerjisi yatırımı) na Dair Bir Soru?

Emek-Sermaye Ortaklığı ( rüzgar ve güneş enerjisi yatırımı) na Dair Bir Soru?

Emek-Sermaye Ortaklığı ( rüzgar ve güneş enerjisi yatırımı) na Dair Bir Soru

Soru: Bir firmanın çıkarmış olduğu yeni bir sistem var. Sistem enerji sistemi. Rüzgar ve güneş enerjisine yatırım yapmak isteyen, ancak yeterli parası bulunmayan tasarruf sahipleri güç birliği yaparak yirmi bin liraya santrale hissedar yapılıyor. Bu sistemin tamamı dört milyon, iki yüz kişi yirmişer bin lira verdiğinde bu rakama ulaşılıyor. Elektriğin alıcısı da var. Dolayısıyla üretilen satıldığından gelir getirmekte. Elde edilen gelir ortaklara pay edilerek dağıtılıyor. Beş kilovat ile yaklaşık yedi yüz eli kilovat elektrik üretiliyor. Kilovat başına otuz kuruş desek, iki bin iki yüz elli lira gelir demek, bunun iki bini santral ortaklarına dağıtılıyor. İki yüz elli lirası da firmaya kalıyor. Bu sistem hakkında bilginiz var mıdır, sisteme katılmamız caiz olur mu?

Cevap: Önceden de ifade ettiğimiz gibi, sorulan soru iki kişi arasında bir meseleyle ilgili ise, onları dinleyerek sonuca varıyoruz. Ancak mesele, soruda olduğu gibi herkesin ilgilenebileceği bir meseleyse meseleyi kişinin anlatımına göre değil resmi sözleşmeye göre inceleyip cevaplamamız gerekiyor. Aksi takdirde anlatan kişi, kendince bir takım önemi olmayan ama fetva açısından çok önemli olan bazı konulara hiç değinmediğinden anlatımına göre fetva alıp gidiyor ve ”Bu caizdir, falan hocaya sordum, bana caiz olduğunu söyledi” diyor.

Bu konuyla ilgili fetva kuruluna soru gelmişti. Bu sebeple meselenin detayına vâkıf olmak için sözleşme temin etmiş ve konuyu incelemiş hatta firma yetkilileriyle görüşülmeden halledilmeyen bazı kapalı yerlerin olduğunu da tespit etmiştik.

Kardeşimizin anlattığından değil de elimize geçen sözleşmeden anladığımız kadarıyla sistem şöyledir: Devletin de teşvik ettiği enerji üretimi günümüz itibarıyla revaçta olan bir uygulama. Bu da üç şekilde sağlanabiliyor.

  1. Hidro elektrik santralleri ki; çok masraflı bir sistem

  2. Rüzgar Enerjisi

  3. Güneş Enerjisi

Bireysel olarak yapılan genellikle bu son iki sistem. Bu iki sistem kuran kişi, kardeşimizin sorusunda bahsettiği gibi belli limitlerle iki yüz kişiye satıyor. Sonra bu firma satmış olduğu sistemi, sattığı kişilerden kiralıyor. Kiralama sonucunda da elde edilecek kazançtan kardeşimizin de ifade ettiği gibi aylık bir para taksimi yapıyor.

Teferruata girmeden sonuç olarak; bir firma sattığı yeri sattığı kişilerden kiralamıştır, fıkhı açıdan bunda bir sorun da yoktur dersiniz. Ancak iş öyle değil.

Sözleşmedeki maddelerden biri şöyledir: Satış yapan firmanın onayı olmadan hissedarlardan biri hissesini bir diğer hissedara devredemez. Ne bir başka hissedara ne de hissedarlar anlaşıp satın aldıkları santrali kendilerine satandan başkasına satamaz.

Ayrıca hissedarlar satın aldıkları santrali satan firmadan başkasına kiraya da veremez. Çıkmak istediğiniz de firma, ödemiş olduğunuz bedeli ödeyeceğini de taahhüt ediyor. Bu mesele ” SUKUK” adı altında yapılan uygulamanın bir başka versiyonu. Sukuk; firmanın satmış olduğu malı kira yoluyla kullanıp ihtiyacını görmesi, sonra da müşteriden almış olduğu parayı iade edip yeri tekrardan geri almasıdır. Mesele şudur; firmanın nakit paraya ihtiyacı var, insanlara ” Bana para verin, verdiğimiz para sabit aylık size şu kadar fark vereyim” dese bu faiz olacağından kimse para vermeyecek.

Bunun üzerine firma ortaya bir mal koyuyor. Soruda olduğu gibi söz gelimi santral koyuyor ve onu müşterilere satıyor. ” Ancak burayı sizden sadece ben kiralayabilirim, bir başkasına kiraya veremezsiniz” diyor. Halbuki kişi malik olduğu malda dilediği tasarrufu yapar. Yani hissedarlar bu yeri diledikleri kişi veya kişilere kiraya verebilirler. Anlaşıp bir başkasına satabilirler.

Fıkhı olarak durum bu iken firma sözleşmeye koyduğu maddelerle size bunların hiçbirini yaptırmıyor. Sonuç olarak firma sözde malı size satıyor, ama sizin malda tasarruf yetkiniz yok. Ay sonu kazancını al ve hiçbir şeye karışma diyor. Kardeşlerim, firma size diyor ki;” Bu miktar parayı ver, aylık alacağın kâra bak, ötesine ne karış ne de sor.” İyi de yarın o santral işletmesi batarsa resmi olarak sorumlu kim, zarar durumunda ödemeleri karşılayacak olan kim. Bana nasıl bir mal sattınız ki; mal benim, ama tasarrufuna dair hiçbir yetkim yok, tüm yetkiler sizde. Böyle bir satış türü İslam’da yoktur.

Ayrıca bu tür yatırımları devlet teşvik ettiği için karşılıksız birtakım şeyler veriyor. Sizinle yapılan satış ve kiralama sözleşmelerinde devletin bu tür teşviklerini sizin değil, kendilerinin alacağı da yazılıdır. Mülkiyeti sizin de olsa bu meccanen verilen devlet teşviklerini siz değil, biz alacağız diyorlar. Yine devlet teşvikinde geri ödemeli olsa da ya faizsiz ya da çok düşük faizli olduğundan ondan yararlanmayı sizin için değil kendileri için düşünüyorlar. Hatta verilen bu tür teşvikleri başka işlerinde kullanıyorlar. Kardeşlerim! Lütfen paraya tamah edip bin bir emekle biriktirdiğiniz bir miktar parayı bu tür yerlerde zayi etmeyin.

Allah Aşkına! Kendinize sormaz mısınız? Bu kadar karlı bir işe insan ortak arar mı, derdi ne! Kendi kazansın. Niye bir başkasının kazanması için çalışıyor. Lütfen uyanık olun. Balığın oltaya takılma sebebinin yem olduğunu unutmayın.

NOT: Bu yazı Lalegül Dergisi Eylül 2019 sayısında bulunan Hüsamettin Vanlıoğlu Hocaefendinin yazısından derlenip hazırlanmıştır.

İslam Hukukuna Göre Kredi Kartları-Kullanımı

hakkında Emrah SARGIN

Emrah SARGIN

Ayrıca kontrol et

OSMANLI DEVLETİN DE MAKTUL ŞEYHÜLİSLAMLAR

OSMANLI DEVLETİN MAKTUL ŞEYHÜLİSLAMLAR Osmanlı tarihinde Kadılardan yolsuz hareket ederek haklarında şikayet olunanlardan bazıları katledildiği …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir